21 Ocak 2012 Cumartesi

Hep Biliyorduk Aslında!


Bir Demet Tiyatro'yu hatırlayanlar elbette vardır. Orada Zerrin Sümer'in canlandırdığı bir karakter vardı; Telviye Çıtır. Eğer biraz daha net hatırlıyorsanız Telviye hanımla ilgili akla ilk gelen şeyin unutkanlığı olduğunu anımsayacaksınız. Biraz da iyi niyetli ve saf bir karakter olduğunu göz ardı edemeyiz tabi ki fakat Telviye hanım eğer gerçek hayatta yaşayan bir karakter olsaydı, ailesi onu bir psikoloğa mutlaka gösterirdi. Mesela bir bölümde Telviye hanım uzak bir semtte oturan bir arkadaşını ziyarete gidecekti fakat kayboldu. Bulunduğunda neden kaybolduğunu sordular, o da şöyle bir cevap verdi; seneler önce yine aynı arkadaşına gittiğinde bir simitçi varmış. O simitçiyi görünce inmiş otobüsten, oradaymış ev. Seneler sonra yine o simitçiyi aramış evi bulabilmek için fakat bulamamış tabi ki. İşte bu gibi masum ve samimi hatalar Alzheimer başlangıcı olabilir.

2010 senesinde yapılan Çınar Ağacı filmi bir başka örnek teşkil ediyor. Filmi izlemediyseniz -ki mutlaka izlemelisiniz- kısa bir özet geçeyim. Yaşlı bir kadın artık evinde tek başına yaşayamayacağı için kendi hayatları içinde boğuşan çocuklarında kalmak zorunda kalıyor. Filmin asıl fikirlerinden biri çocukların annelerine nasıl zaman ayıramadıklar vs. ama ben yine Alzheimer konusuna değinmek istiyorum. Adviye Hanım tek başına yaşayamıyor çünkü sürekli uyukluyor. Bu yüzden neredeyse yangın çıkarmanın ucundan da dönüyor. Karakterin Alzheimer olduğunu söylemiyorum fakat bir Alzheimer hastası da ocağa veya fırına koyduğu yemeğini rahatlıkla unutup yangın çıkarabilir.

İzlediğiniz filmlere, okuduğunuz kitaplara hatta çevrenizdeki yaşlılara baktığınız zaman hep bu hastalığın izlerini görebilirsiniz. Hep biliyoruz aslında fakat adlandırmıyoruz. O kadar içimizde ve yakınımızda ki ilerde bizi bulmayacağından emin olamayız. O yüzden şimdi o durumda olanlara el uzatmalı, yardım etmeliyiz ki ilerde bizim de yardım edenimiz olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder